Merhabalar sevgili dostlar,
Sizlerle paylaştığım ilk köşe yazımda, ?Güvenlik Kültürü? kavramı üzerinde durmuştum. Bu gün ise işyerlerimizdeki güvenlik risklerine dikkatlerinizi çekmek istiyorum.
Hepimiz biliyoruz ki iş hayatımızda bizleri olumsuz etkileyen riskler vardır. Bu riskleri görmezden geldiğimizde ?İş Kazası? dediğimiz gerçekle karşı karşıya kalıyoruz. Bazen bu gerçekler birilerinin hayatına mal olurken, diğer taraftan da işverene ağır hukuki sonuçlar doğurmakta ve işyerindeki ortamın, ürün ve hizmetin aksamasına neden olarak maddi kayıplara sebep olmaktadır.
Bu konuda yürürlükte olan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, İşveren ile işçinin karşılıklı olarak hak, yükümlülük ve sorumluluklarını düzenlemektedir. Yani işveren ya da işveren vekili diye nitelendirdiğimiz makam İSG çalışmalarının yürütülmesinde, kurumu için birinci dereceden sorumlu kişiyi ifade eder. İşveren, yasal mevzuat çerçevesinde kurumundaki İSG çalışmalarını yürütmek ve bu konuda çalışanları için güvenli bir çalışma ortamını sağlayacak gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Hal böyle olunca kurum yetkilisinin (İşveren/ İşveren vekili) İSG konusunda hassas davranmasını ve mevcut tüm imkânları kullanarak çalışma ortamının güvenli hale getirilmesi için tüm imkânlarını seferber ederek bu konunun bilinciyle hareket etmesini gerekli kılmaktadır.
İş sağlığı ve güvenliği konusunda kurum yetkililerinin en önemli ve etkili silahı da ?Güvenlik Kültürü? ?ne sahip olan bir yönetici ve kuruma hizmet veren mevcut ?İş sağlığı ve Güvenliği Uzmanı?dır. Çünkü bilinçli bir yönetici, işyerindeki mevcut riskleri belirleyerek, bu risklerle kaynağında mücadele etmeyi ve personelinin İSG eğitimini almasını sağlayan kişidir.
Üzülerek söylemek gerekir ki, iş güvenliği uzmanı olarak, bizler işverenleri bu konuda uyarmak zorunda kalıyoruz. Hâlbuki yasanın İşverene yüklediği sorumlulukları bilen bir yönetici elindeki iş güvenliği uzmanını etkin kullanmak için çaba harcayacaktır. Eksiklikleri konusunda iş güvenliği uzmanlarının rehberliğinde İSG çalışmalarını yapan ve kurumlarında çalışmaları etkin olarak yürüten işverenlerimizin hem kendileri hem de çalışanları (öğrenciler, öğretmenler, işçiler vb.) güvenle yollarına devam edeceklerdir.
Basit ama çok etkili bir yöntemin alınmaması ile ilgili bir olayı anlatarak yazımı bitirmek istiyorum.
Geçtiğimiz yaz döneminde okullarımızı dolaşarak, riskli gördüğüm binadaki tüm dolapların olası devrilme risklerine karşı duvara sabitlenmesini istemiştim. Birçok okulumuz bu konuda çalışmalarını tamamlayarak derslik ve bina eklentilerini bu konuda güvenli hale getirdiler. Ortam gözetimine gittiğimiz okul müdürlerimizden bir tanesi bana şu önemli cümleyi söyledi: ? Hocam, geçen sizin söylediğiniz duvara monte edilmesi gereken cam dolaplardan bir tanesi sınıfta, teneffüs sırasında orta yere devrilmiş, iyi ki o cam bölmeli dolap öğrencilerimizin üzerine düşmedi ? diyerek bana bu konunun ne kadar acil ve önemli olduğunu bir kez daha yaşatarak öğretmiş oldu.
Değerli okurlarım,
Buradan çıkaracağımız sonuç şudur: ?KAZA GELİYORUM DER!?
Hoşça kalın, GÜVENLE kalın?
