Karaman’ın kalesini kuşatan düşmanlar geceyi beklemeye başlarlar. O gece Karamanoğlu Beyliği'nin askerleri başka seferdedir. Kaleyi savunacak yeterli asker yoktur. Düşünüp taşınan yaşlılar ve ileri gelenler bir kurtuluş yolu bulmaya çalışırlar. Bir çoban “Bakın Karaman’da ne kadar koyun, koç varsa toplayalım boynuzlarına fenerler takıp bayır aşağı sürelim. Düşman, çok kalabalık olduğumuzu sanır, belki kuşatmayı kaldırır” der. Çobanın dediği yapılır. Boynuzları ışıklı sürü aşağı inmeye başlayınca düşman askerleri büyük bir ordunun üzerine geldiğini sanarak kaçmaya başlarlar. Durum sonradan anlaşılınca da iş işten geçmiştir. “Karaman’ın koyunu, sonra çıkar oyunu” deyişinin bu olaydan rivayet edildiği söylenir.
Bu hafta evimizde oynadığımız Karaman ile kadroları karşılaştırdığımızda arada bariz bir fark vardı. Yani bizim kendi kalemizi savunacak yeterli kapasiteye sahip oyuncumuz çok azdı. Bu tabii ki yenileceğimiz anlamına da gelmemeliydi. Zira Ayvalıkgücü geçen hafta Karaman’ı deplasmanda yenmişti. Nasıl yukarıdaki rivayete göre zamanında Karaman’lılar bir yolunu bulup savaştan galip çıktıysa biz de rakibe göre akıllı taktikler uygulayarak bu maçtan zaferle ayrılabilirdik ama olmadı.
Geçen haftaki Bayrampaşa maçına göre Serkan yerine Burak ile başladık. Ev sahibi olmamıza rağmen bir türlü maçlara baskılı, istekli ve hırslı başlayamıyoruz. Tüm iç saha maçlarında bu böyle oldu. Maç başlamadan kafada bir şartlanma var gibi duruyor. Evimizde oynadığımız tüm maçlarda da ilk golü biz yedik ve geri de çıkaramadık. Yani ilk golü atamadığımız her iç saha maçı bizim için hüsranla sonuçlanacak gibi duruyor.
Maçın başlarında tartışmalı bir penaltı ile geriye düştük. Pozisyonu tekrar izledim. Müdahale var ama Karamanlı oyuncu da kendini kolay bırakmış gibi görünüyor. Golü yiyene kadar zaten organize olamayan ekibimiz, golden sonra da ilk yarının genelinde pek varlık gösteremedi.
İkinci yarının henüz başlarında da kontradan yediğimiz gol aslında maçı da bitirmişti. Sonrasında Cihad ile net goller kaçırsak da son dakikada yediğimiz golle evimizde 3-0 gibi ağır bir skorla yenildik.
Maçın hakemi genel anlamda takdir haklarını Karaman’dan yana kullandı. Yönetim de maçtan sonra hakem aleyhine bir yazı yayınladı ama bu yazıyı çok daha önceden yazmak gerekiyordu. Çoğu maçta hakem skandalları ile baş başa kalıyoruz.
Ama bu maçı hakem yüzünden kaybetmedik. Rakip çok iyi olduğu için de kaybetmedik. Zira Karaman’ın oynadığı oyunu da hiç beğenmedim. Etkili oyuncuları maçı bitirdi ama lider gibi oynamadılar. Biz aslında kendi kendimiz yenildik. Kadro yapısının bunda etkisi olsa da geçen hafta başarılı hamleler yapan Salih hoca bu maçta aynı dokunuşları yapamadı. İlk oyuncu değişikliğini ikinci devre başlarken Mertcan yerine Savaş’ı alarak yaptı. Mertcan’a özellikle dikkat ettim. İlk yarı çok fazla boş alanlara koşu yaptı, çok defa top istedi ama ısrarla ona top atmadılar. Ya da atacak bir oyuncu yoktu desek daha doğru olacak. Takımda çok bariz oyun kurucu, top dağıtıcı oyuncu eksikliği var. Bunun ceremesini her maç çekiyoruz.
60.dakikaya kadar bizim adımıza en iyi oyuncu sürpriz bir isimdi. Her hafta eleştirdiğim Buğra, bu maç özelinde bizim adımıza en iyi oynayan oyuncuydu. Orta sahayı ayakta tutmaya çalışıyordu. Yani her zaman vasat futbol sergilerken oyundan çıkmayan Buğra’nın ilk kez böyle iyi oynarken oyundan alınması da ilginçti. Yine bana göre geçmiş maçların en iyilerinden Burak ise bu maçta çok kötüydü. O çıksa daha doğru olacaktı.
Son oyuncu değişikliğimizi Ufukcan’dan yana kullandık. Ufukcan aslında orta sahada pas trafiğini artıracak bir isim ama pek forma şansı bulamıyor. Ufukcan ile ilgili bir sorun varsa bu en kısa zamanda halledilmeli. Böyle ayağına hakim oyunculardan faydalanamazsak işimiz gittikçe zorlaşacaktır.
Bir de kaleciye değinmek istiyorum. Kalecimiz Kerem çok da kötü oynamıyorken bir anda kesildi. Niye kesildi anlamadım. Yunus Emre de kalede güven vermiyor. Çok çabuk dağılabilen bir kaleci. Kerem de düşünülmüyorsa ciddi bir kaleci sıkıntımız var.
Bu sene ilk kez böyle fazla taraftarın geldiği bir maçta farklı yenilmemeliydik.
Maçı en çok eleştirilen açık tribünden izledim. Evet küfür olayı üzücü ve maalesef de fazla. Ama bu oyuncuları etkileyecek düzeyde olmuyor. Artık takımdaki oyuncuların da bahaneyi başka yerlerde aramak yerine özellikle iç saha maçlarında “biz neyi eksik yapıyoruz, neden böyleyiz” demeleri gerekiyor.
Geçen hafta değişikliklerini ve oyunu okumasını beğendiğim Salih Eken, bu hafta sınıfta kaldı. Takımı hem mental, hem fiziksel, hem de taktik anlamında maça hazırlayamamış. Maç içinde gerekli dokunuşları da yapamadı. Salih Eken’in kariyerine bakınca çok tecrübe ve başarı göremiyoruz. Salih Eken için Kırıkkalespor’u çalıştırmak kariyeri için önemli bir adım. O da hangi takımda olduğunun, nerede olduğunun farkına varıp umarım bir daha böyle mahkûm ve ne yaptığımızı bilmeyen boş bir futbol oynatmaz.
Haftaya Ofspor deplasmanındaki maç her iki takım için de çok kritik. Ofspor, geçen hafta Ayvalık deplasmanından bir puan alarak moral buldu. Dün de Gs deplasmanında iyi bir maç çıkarttı. Eğer Of’a yenilirsek tehlikeli bölgenin içine girmiş olacağız.
Bu maçta şimdiden başarılar dilerim, zaferle dönebilmek dileğiyle…
