“İyi de kardeşim yaptığın iyiliği eline yüzüne bulaştırma, yapacaksan bir iyilik, yaptığın iyiliği adam gibi yap” demezler mi adama?
Elbette derler. Yaptığın iyiliği eline yüzüne bulaştırırsan, 4 kilo mu? 40 gram mı? Bulduğun altın mı? Gümüş mü? Bilemezsin derler.
Kim akıl verdi bilmiyorum ama birde yalan yanlış bilgilerle haber yaparak Basına servis etmek tamda cahillik örneği olsa gerek.
Akıllara ziyan. 1 değil 2 değil tam 4 kilo altın. Yuh be kardeşim kaybeden kaybetti de bulan akıllılara ne demeli. Ya haber...
Her neyse biz dönelim işin asıl iç yüzüne... Her zaman olduğu gibi önceki gün belediye basın bürosundan bir mail aldık.
Mailin içeriği malum altın hikayesi. Üstelik bülten şeklinde değil bu sefer tam dört dörtlük gazeteci üslubu ile yazılmış hazır haber.
Maili okuyan muhabir arkadaş hiç tereddüt etmeden haberi yayına hazırlamış. Bağlı bulunduğu Ajansa tereddüt duymadan servis etmiş
Öyle ya haber kaynağı sağlam. Koskoca Belediye Basın Bürosu yalan haber yapacak değil ya. Haberci arkadaşlara bir şey demek olmaz elbette
Haber gerçekten kayda değer. Bizde bu düşünceyle biraz tereddütlü biraz da inanmayarak haberi manşetten verdik.
Hatta haber ulusal sitelerde yer aldığında “Bu işin altında bir şeyler var, sıkıntı olabilir” diyerek aramızda konuşsak da haberi kullandık.
Gerçekten haber ulusal basında da ciddi yer buldu. Yani hangi işgüzar yaptıysa işini iyi yaptı. Sonradan yalan olduğu anlaşılsa da adamları bir güzel kamuoyuna teşhir etti.
Ancak içinde bulunduğu kurumun resmi bir kurum. Hatta belediye gibi siyasi bir yapının olduğunu unutarak, Belediye Başkanının bu işin içine çekilebileceğini düşünmeden...
Sırf kendi hırsına yenilerek, birazda asparagas gazetecilik sevdası uğruna koskoca belediye başkanını adeta kroki duruma düşürdü. Hatta başkanı yalancı konumuna soktu.
Burada isimlerinden söz etmeyeceğim. Belediyenin en önemli kurumunda çalışan zabıta memurları parkta bir çanta buluyorlar. İçinde yaklaşık 4 kilo altın. (ilk habere göre)
Tabi bir belediye başkanı için tam bir övünç tablosu, Elbette bu arkadaşlar ödüllendirilmeli en azından bir teşekkür edilmeli. Belediye Başkanı Saygılı da öyle yaptı. (Hoş bir şey)
Buldukları çantanın hikâyesini basın yoluyla kamuoyuna duyuran memurları başkan makamında kabul etti. İşte olan burada oldu. Olayın tamamen düzmece olduğu burada ortaya çıktı.
Şimdi eğri oturup doğru konuşmak gerekirse
Eee...”Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” diye bir Atasözü var ya. İşte bu durum aynen öyle olduğu gibi gelişti ve gündeme düştü.
İşte bu noktada insana sormazlar mı? “Kardeşim bir çanta buldunuz hiç tereddüt etmeden sahibini arayıp teslim ettiniz. Güze de niçin olayı saptırarak birde basını alet ettiniz” demezler mi? adama
Bir iyilik yapmışsınız hiçbir yere haber vermeden denize atsaydınız yaptığınız iyilik gerçekten anlam kazanırdı. Ne başkanı sıkıntıya sokardınız nede kendiniz yalancı duruma düşerdiniz. Üstelik kafalarda bazı soru işaretleri yaratmazdınız.
Veya bu haber bir gazeteciden çıkmış olsaydı en azından sıkıntıyı gazeteci yaşardı. Gazeteci haberi yanlış yapmış olurdu. Habere konu olanlar hakkında da kimse bir şey düşünmezdi.
