HABİLHAN PEHLİVANLI


İstila Kabul Edilemez (Kerkük ya da Mersin!) (2)

İstila Kabul Edilemez (Kerkük ya da Mersin!) (2)


(Dünden Devam)
?Gıda Dağıtım Merkezi?nin tespitlerine göre Kerkük?ten 2 bin 500 aileden oluşan 21 bin 500 Arap?ın ayrılmasına karşılık, 9 bin aileden oluşan 350 bin Kürt kente yerleşti. Kimi göçmenlerin boş buldukları evlere kimilerinin de kiraladıkları yerlere veya kullanılmayan kamu binalarına yerleştiği açıklanıyor. Kerkük?ü Kürtleştirme operasyonundaki son hamle ise Kürtlerin bu işe ne kadar önem verdiğini gösteriyor. PKK/KADEK terör örgütü, 1500 Kürt?ü Türkiye?den bu tarihî kente transfer etti. Ayrıca Kandil Dağı?nda bulunan 5 bin teröristten bin kadarı da Kerkük?e gönderildi. Bölgede görev yapan Türk güvenlik birimleri bu bilgileri doğruluyor. Aynı şekilde Gıda Dağıtım Merkezi de Kerkük?e Kürtlerin Erbil, Süleymaniye ve Türkiye?den geldiği tespitinde bulunuyor.? 
***
İşin buraya kadarki kısmı 2001 yılından önce çoğunluğu Türkmen olan ve tarih boyunca da Türkmen idaresi altında bulunmuş olan Kerkük?ün nasıl sistemli bir şekilde Kürtleştirildiğinin kanıtlarından yalnızca birisidir. Konuya ilişkin, son yıllarda Kerkük?te yapılanlarla ilgili birçok kaynaktan bilgi edinilebilir.
Ancak bundan sonraki kısmı bizimle ilgili? 
Özellikle 1980 sonrası dönemde, iyice ayyuka çıkan bölücü terörün elindeki en önemli malzemesi yine Kürtler olmuş ve Irak?ta 2001 yılından sonra elde ettiklerinin aynısını Türkiye?de de elde etme hevesine kapılmışlardır. Bu minvalde eylemlerini sürdüren, ister PKK, ister onun sivil uzantıları, ya daha başka gruplar Türkiye?yi bölme ve Kürdistan devleti kurma emellerini her zaman dile getirmişlerdir. Buna yönelik eylemlerini çoğu zaman ateşli silahlarla yapan bu bölücü grupların diğer bir silahı da ?toplu göç-toplu yerleşim? olmuştur.
Özellikle, Güneydoğu Anadolu Bölgesi?nden terör(sanki ben yapıyorum!), işsizlik(ülkenin diğer kısımlarında iş patlaması var ya(!)), fakirlik (toprak ağalarına kaptırdıkları malları yüzünden!) gibi uydurma sebeplerle iç, batı ve güney bölgelere toplu ve sistemli olarak yapılan göçle bu şehirlerin nüfus yapısı değiştirilmekte ve zamanla bu iş hâkimiyet mücadelesi haline getirilmektedir. Diyarbakır?ı zaten Kürdistan(!)ın başkenti ilan edenler, zamanla ?işgal ettikleri? Mersin?i, denize açıldıkları liman olarak görmektedirler. 
İstanbul?da şehir terörü, kapkaç, gasp, uyuşturucu gibi yasadışı işlerin mafyası olan bu gruplar, sokakları da parsellemiş, vatandaşın evinin önüne park ettiği aracından haraç keser olmuşlardır. Kimilerine göre, çaresizliğin, itilmişliğin ve dışlanmışlığın yansıması olarak görülen bu durum, onlara göre zengin olmanın, sefaletten kurtulmanın,  katil Türklerden(!) ve faşist TC?den(!) intikam almanın bir yoludur. Yani, kim ne derse desin, bu olaya çok masumane bakmanın bir mantığı yoktur.
Mersin şehir merkezinde şehrin yerlisinin barınamaması; İstanbul?da güvenliğin sıfırın altında olması; İzmir?de kurtarılmış(!) semtler yaratılması; Antalya?da beş yıldızlı otellerin birçoğunda bile ortaya çıkan müşteri memnuniyetsizliği; Bursa?da semt gettolarının dikkat çeker hale gelmesi ve diğer şehirlerdeki sistemli yerleşim hep bu durumun sonuçlarıdır.
Çok uzağa gitmeye gerek yok!
Burnumuzun dibindeki 2500 nüfuslu ilçemiz Balışeyh?te bile 90?lı yıllardan itibaren sistemli bir yerleşim uygulayan Kürt grupların, huzur içinde yaşamak yerine şehirde hâkimiyet mücadelesine girmesi ve her yerel yönetim seçiminde güç gösterisi yapması, her geçen yıl da bu güçlerini çeşitli yöntemlerle göstermeye çalışması durumu en güzel şekilde özetlemektedir. 
Somut bir örnekle; Balışeyh Belediyesi?nin bu ailelerden tahsil edeceği su, emlak ve çevre temizlik vergisi alacağı toplamı Mart-2009 itibariyle 100 bin TL?den fazladır. 
(Devamı Yarın)
  • Cuma 19.5 ° / 7.9 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 22 ° / 7.5 ° Güneşli
  • Pazar 24.3 ° / 9.1 ° Güneşli