Merhum bayrak şairi Arif Nihat Asya diyor ki;
?Onlar, ?Lütfen!?den anlamaz, ?ulan!?dan anlar.
Onlar, çiçekten anlamaz; dikenden anlar...
Güvercinden, kelebekten değil; doğandan, kartaldan anlar.
Ve onlar, kanattan anlamaz; gagadan anlar, pençeden anlar.
Onların kitap mantığından değil, Afyon, Kocatepe, Dumlupınar mantığını anladığını biz, kırk yıl önce biliyorduk...
Fakat unutmuşuz.
Bu bilgiyi tazelemek için harcadığımız aylar, onlara, bile bile vakit kazandırmamız gibi oldu.
Onlar, şarkıdan anlamaz; türküden, ağıttan anlamaz, belki marştan anlar.
Onlar, yaydan anlamaz; oktan anlar.
Ayrıca dil döküp durduk...
Onlar, dilden anlamaz, elden anlar.
Anlaşmak için el uzattık. Bunu el açmak sandılar. Düşünmedik ki tokatla yumrukla beslenmeye alışmış olanlar, el işaretinden değil, tokattan yumruktan anlar.
Onlar, soğuk kanlılıktan anlamaz.; öfkeden anlar.
Onlar, aydınlıktan anlamaz; ateşten anlar.
Onlar, ipekten, kâğıttan değil; demirden, çelikten, kurşundan anlar.
Onlar yazışmadan, çizişmeden, buluşmadan, görüşmeden anlamaz; dövüşmeden anlar...
Altı ayın acısını üç saatte çıkardığımız doğrudur...
Altı ayı tebrik etmem; üç saati tebrik ederim.
Onlar, önsözden anlamaz; sonsözden anlar (Arif Nihat Asya-18.08.1964)
***
Giydikleri dokunulmazlık zırhıyla kendilerini padişah zanneden milletvekillerinin belli bölgelerde sergilemiş oldukları davranışlara benim tahammülüm kalmadı artık.
Allah güvenlik güçlerimize sabır versin.
***
Birkaç yıldır, polisin yakasını toplayan, tokat atan küstah milletvekilleri görmüştüm de kameralar önünde bir emniyet amirine küfür etmek de?
Eeee?
Yeter artık!
Arif Nihat Asya?ları öldü mü bu milletin?
Anladıkları dilden konuşsun birileri!
