HABİLHAN PEHLİVANLI


Gazi Paşam!

Gazi Paşam!


Gazi Çiftliği`nde dolaşıp hava alırken oldukça yaşlı bir kadına rastladık. Atatürk attan inerek bu ihtiyar kadının yanına sokuldu:

- Merhaba nine!

Kadın Atatürk`ün yüzüne bakarak hafif bir sesle:

- Merhaba, dedi.

- Nereden gelip nereye gidiyorsun?

Kadın şöyle bir duralayıp

- Neden sordun ki, dedi. Buraların sabısı mısın? Yoksa bekçisi mi?

- Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine. Bu topraklar Türk milletinin malıdır. Buranın bekçisi de Türk milletinin kendisidir. Şimdi nereden gelip nereye gittiğini söyleyecek misin?

Kadın başını salladı:

- Tabii söyleyeceğim, ben Sincan`ın köylerindenim bey, otun güç bittiği, atın geç yetişdiği kavruk köylerinden birindeyim. Bizim mıhtar bana bilet aldı trene bindirdi, kodum Angara`ya geldim.

- Muhtar niçin Ankara`ya gönderdi seni?

- Gazi Paşamızı görmem için. Başını pek ağrıttım daaaa... Benim iki oğlum gâvur harbinde şehit düştü. Memleketi gâvurdan kurtaran kişiyi bir kez görmeden ölmeyeyim diye hep dua ettim durdum. Rüyalarıma girdi Gazi Paşa. Ben de gün demeyip mıhtara anlatınca, o da bana bilet alıverip saldı Angaraya, giceleyin geldimdi. Yolu neyi de bilemediğimden işte ağşamdan beri böyle kendimi ordan oraya vurup duruyom bey.

- Senin Gazi Paşa`dan başka bir isteğin var mı? Kadının birden yüzü sertleşti:

- Tövbe de bey, tövbe de! Daha ne isteyebilirim ki... O bizim vatanımızı gurtardı. Bizi düşmanın elinden kurtardı. Şehitlerimizin mezarlarını onlara çiğnetmedi daha ne isteyebilirim ondan? Onun sayesinde şimdi istediğimiz gibi yaşıyoruz. Şunun bunun gâvur dölünün köpeği olmaktan onun sayesinde kurtulmadık mı? Buralara bir defa yüzünü görmek, ona "Sağ ol paşam!" demek için geldim. Onu görmeden ölürsem gözlerim açık gidecek. Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardım ediver de Gazi Paşa`yı bulacağım yeri deyiver. Atatürk`ün gözleri dolu dolu olmuştu, çok duygulandığı her halinden belliydi. Bana dönerek:

- Görüyorsun ya Gökçen, işte bu bizim insanımızdır... Benim köylüm, benim vefalı Türk anamdır bu.

 

Attan indim. Yaşlı kadının elini tuttum, anacığım, dedim, sen gökte aradığını yerde buldun, rüyalarını süsleyen, seni buralara kadar koşturan Gazi Paşa yani Atatürk işte karşında duruyor.

 

Köylü kadın bu sözleri duyunca şaşkına döndü. Elindeki değneği yere fırlatıp, Atatürk`ün ellerine sarıldı. Görülecek bir manzaraydı bu. İkisi de ağlıyordu. İki Türk insanı biri kurtarıcı, biri kurtarılan, ana oğul gibi sarmaş dolaş ağlıyorlardı. Yaşlı kadın belki on defa öpmek istedi Atatürk`ün ellerini; Atatürk onun ellerini öptü. Sonra heybesinden küçük bir paket çıkarttı. Daha doğrusu beze sarılmış bir köy peyniri. Bunu Atatürk`e uzattı:

- Tek ineğimin sütünden kendi ellerimle yaptım Gazi Paşa, bunu sana hediye getirdim. Seversen gene yapıp getiririm.

 

Paşa hemen orada bezi açıp peyniri yedi. Çok beğendiğini söyledi.

 

Sonra birlikte köşke kadar gittik. Oradakilere şu emri verdi:

“Bu anamızı alın burada iki gün konuk edin. Sonra köyüne götürün. Giderken de kendisine üç inek verin benim armağanım olsun.”

***

Bu anıyı ne zaman okusam gözlerim dolar…

Hamiyetperverliğin, tok gözlülüğün, vefakârlığın hikâyesini anlatın deseler, ancak bu satırlar yazılabilir. Oysa birebir yaşanan bu olay, hem teyze hem de Atatürk açısından bakıldığında Türk Milletinin gerçek portresini gözler önüne sermektedir.

 

Geçtiğimiz günlerde “Türkçenin Diriliş Hareketi” adındaki sosyal medya grubunda yeniden paylaşılan bu anı için “Stockholm Sendromu” yorumu yazabilecek kadar karaktersiz olanlar var olsa da, ben yine ümidimi kaybetmek istemiyorum!

 

Ey Türk, buradaki iki kahraman da “gerçek” sensin işte…

Vatanı kurtaran Gazi Paşa da…

Ona teşekkür etmek için elinde olanı bir çıkına sarıp Angara yollarına düşen gariban teyzem de…

Halis Köseoğlu
20.11.2014 17:37:08
Habilhan Pehlivanlı bey :Kaleminize yüreğinize sağlık.Böyle bir yazıyı kaleme aldığınız için.Sevinç gözyaşlarımla okudum.Babam İstiklal Harbi Gazisi idi.1315 doğumluydu.Erzurum dan Sivasa, Sivastan Polatlı ya yaya geldiğini.Orada topcu askerleri çalıştıran köylümüzle karşılaştığını,babamdan köyde ne var ne yok diye haber sorduğunu uzun kış gecelerinde uzun uzadıya anlattıkları aklıma geldi.Polatlıya Atamızın her gün at sırtında geldiğini.Yunan keşif uçaklarından askerleri sakladığını anlatırdı.Üç amcamın ve 35 köylümün hangi cephede şehit olduğu nu halen öğrenemedik.Babamın ekonomik durumu çok iyiydi.Gazilik maaşını almadı devlete bağışladı.Babam Atatürkü minnet ve şükranla anardı.Babamın vasiyeti :ATATÜRKÜN YOLUNDAN AYRILMAYIN.DEVLETE VE MİLLETE DÜRÜST ÇALIŞIN derdi.Köyümüzden şehit ve gazilerimizin ruhları şad olsun, makamları inşallah cennettir.Tüm şehit ve gazilerimizin ruhları şad, makamları cennet olsun. Saygılar sunarım

İLHAT
20.11.2014 21:27:22
YAŞLI NİNEMİZ ATATÜRKÜ AOÇ. ARAZİSİNDE Mİ ARIYORMUŞ Kİ KARŞILAŞSINLAR. TARİHİ KÖPÜRTME DURUMU.

  • Perşembe 29.3 ° / 13.5 ° false
  • Cuma 27 ° / 10.3 ° Güneşli
  • Cumartesi 26.1 ° / 9.1 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı