Yine bir Eurovision macerasına kapıldık bakalım
Allah hayırlısını versin.
Müzik yarışmasından çok siyasî itibar düellosuna dönüşen
Kim kimin dostu, kim düşmanı tarzı ülkeler arası ilişkilerin değerlendirildiği
Yıllardır hemen her ülkenin birbirine aynı puanları verdiği
Türkiye?den Yunanistan, Ermenistan, Kıbrıs Rum Kesimi gibi ülkelere daima puan çıkarken, onların bize -ne şart altında olursa olsun- zırnık koklatmadığı ilginç bir müzik yarışmasıdır Eurovision?
Sertap Erener?in 2003?te kazandığı birincilik, bu alandaki en büyük başarımız olurken, 1997?de Şebnem Paker ile elde edilen üçüncülükte en büyük payın müziğe hâkim olan Türk motifleri olduğunu kimse inkâr edemedi.
Athena Grubu ile kazandığımız dördüncülüğü de başarı hanemize kaydedecek olursak, genel olarak orta sıralarda devam eden bir Eurovision geçmişimiz olduğunu görebiliriz.
Zaten 1975?te başlayan Eurovision maceramız 1990?lara kadar hep son sıralarda sürdüğünden son yıllarda elde ettiğimiz derecelerin hepsini de başarı sayabiliriz!
***
Bu yıl ilginç bir tercih yapan TRT, yarışmaya Can Bonomo ismindeki Türkiye?nin çok da tanımadığı genç bir isimle katılma kararı aldı.
Hem beste hem de söz olarak etkili olmayı gerektiren Eurovision şarkılarında son yıllarda ortaya çıkan görsel etkinlik de farklı dans koreografilerini zorunlu kılmıştır.
Bu açıdan bakıldığında Can Bonomo?nun, ?yeni ergenliğe girmiş ve eline koluna hâkim olamıyormuş? tarzı figürlerinin çok etkili olacağını düşünmüyorum. Ancak, Bonomo?nun sevimli ve sempatik tavırlarının bu açığı kapatacağını da düşünmüyor değilim.
Zaten şarkının tınsındaki çocuksuluk ve afacanlık da bize artı puan olarak döneceği kanısındayım.
Bir süredir İngilizce şarkıyla katılmanın belki profesyonel anlamda faydası görülebilir
Lakin kaliteli Türkçe bir şarkıya yüksek oy vermeyecek bir Avrupalı da tanımıyorum.
Ve böyle düşününce de ülkemizde ve dünyada isim yapmış bir çok sanatçımızın neden tercih edilmediğini bir türlü anlayamıyorum.
