HABİLHAN PEHLİVANLI


Dizilerde bile aşağılanan meslek: Öğretmenlik!

Dizilerde bile aşağılanan meslek: Öğretmenlik!


Televizyon dizilerinde hiç dikkat ettiniz mi?

Doktorlar, avukatlar, mimarlar, mühendisler, işadamları, iş kadınları, mankenler, oyuncular, tiyatro sanatçıları, ressamlar, yazarlar… Vesaire vesaire…

Aklınıza gelebilecek ne kadar meslek erbabı varsa, hepsi de refah içerisinde, zenginlik içerisinde, en lüks muhitlerde, en lüks villalarda yaşayıp en lüks otomobillere biniyorlar.

Çocuklarının bile yaşadıkları hayat, müştemilatta kalan en az 10 çalışanın kazandıkları paranın çok daha üstünde bir standartta…

Ve bu dizilerde, özellikle de doktor ve hastane dizilerinde doktor ve hemşirelerin hepsi de sanki tek tip, seri üretim bir torna makinesinden çıkmışçasına, hepsi de, ama istisnasız hepsi de birbirinden güzel, birbirinden alımlı, birbirinden yakışıklı tipler!

Peki ya öğretmenler?

Yine aynı televizyon dizilerinde dikkat edin…

Nerede ucube, bir çirkinlik abidesi, bir kör, bir topal, bir kambur var: Mutlaka öğretmendir!

Nerede psikolojik sorunlu, manik depresif, obsesif, şizofren bir tip var: Mutlaka öğretmendir!

Nerede suratsız, gudubet, lanet, itici, sevilmeyen bir tip var: Mutlaka öğretmendir!

Allah aşkına filmlerde, dizilerde, “popüler hayatta” nedir bu öğretmen düşmanlığı?

Nedir bu öğretmeni itici, sevilmeyen, toplumdan dışlanmış tip olarak gösterme merakı?

Kendi öğretmenlerini sevmediği için şu anda görev yapan öğretmenlerin burnundan fitil fitil getiren, öğretmenleri aşağılatan, itibarsızlaştıran yöneticilere alışmıştık(!) da dizilerin, filmlerin bu öğretmenlerle ne alıp veremediği var ki???

***

Bu tespit ve örnek, birlikte çalıştığım bir öğretmen arkadaşıma ait!

Çok da haklı, aslına bakarsanız…

***

Gerçi bizim toplumumuz üzerinde en önemli propaganda aracı medya olsa da diziler, sosyal hayatımızın çok önünde yer alsa da bir gerçek var ki, beyazperde de, TV’lerdeki diziler de bir kurgunun eseri, hayali bir senaryonun ürünü…

Oysa bunca gerçek varken dizlere, filmlere ne hacet!?

Yöneticisinin;

“Öğretmen ne iş yapıyor ki zaten?..”

“3 ay yaz tatilleri var!” (Doğrusu 2 aydır!)

“Öyle günlük bir iki saat çalışmayla bu maaş alınmaz; hak etmek lazım!..”

“Öğretmenler hafta sonları da çalışacak!..”

Şeklinde baktığı…

Bu yüzden de her türlü ek ödeme avantajından mahrum bırakılan…

Aldığı maaş artı ücret evinin zorunlu ihtiyaçlarına bile yetmeyen…

Emekli olduğu anda maaşı yarıdan fazla düşen…

Sözde Öğretmenevlerinde her türlü önceliğin kendisinden başka herkese verildiği…

Kişisel gelişimi için ihtiyacı olan kitap, internet, kırtasiye, ulaşım gibi araçların hiçbirinde avantajlı ödeme hakkına sahip olmayan…

En kalabalık üye sayısına sahip olmalarına ve konfederasyon başkanları genelde kendi içlerinden olmasına rağmen hiçbir sendikal avantajdan yararlanamayan…

Her türlü angaryanın kendilerine mubah görüldüğü…

Okullarının diğer çalışanlarından,

Ve hatta öğrencilerden,

Ve hata velilerden daha hakir görülen öğretmenler için hayat ne kadar kolay olabilir, ne kadar yeşillik, ne kadar güllük gülistanlık olabilir ki?

***

Haa…

Sahi bugün 24 Kasım değil mi?

İyi ki Atatürk varmış da bugün de Öğretmenler Günü olmuş!

Gerçi kimin umurunda ki?

Sana sahip çıkması gerekenlerin umurunda değilsin ki,

Sen de tutmuş dizilere, filmlere kafayı takıyorsun be öğretmenim!!!

  • Perşembe 29.3 ° / 13.5 ° false
  • Cuma 27 ° / 10.3 ° Güneşli
  • Cumartesi 26.1 ° / 9.1 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı