OSMAN ÖCAL


Bozkırı Sarsan Zil Sesi(1)

Bozkırı Sarsan Zil Sesi(1)


“Bugün ayın ışığı elinde bal kaşığı

  Gine nerden geliyon da mahlenin yakışığı”

 

“Yoldan geldim yorgunum kız ben sana vurgunum
  Gene nerden geliyon da benim de maykıl cordınım”

 

“Müzik ruhun gıdasıdır” demişler ya gıdanın içeriği, havası, çağrışımı değiştikçe ruhun da aldığı gıdaya göre şekilleneceği aşikârdır. Bağlı olarak; şairin şiir anlayışının yanında Türk şiirinin de etkilenmesi muhtemeldir. Bozkır, zorlu bir kültür erozyonunun sancılarını çekerken, köyünden kentine kültür yozlaşmasıyla beraber kimlik değişiminin evrelerini yaşamaktadır.

Eskiden türkülerimiz vardı ruhumuzu dinlendiren, yüreğimizi depreştiren, gönlümüzü coşturan; oyun havalarımız vardı, halay havalarımız vardı verdiği coşku ve hazla bedenimize ritimli hareketler yaptıran. Sinsinimiz vardı Köroğlu havasıyla efelendiren. Zeybek oyunlarımız vardı seğmenleriyle damarımızdaki kanı taşıran…

Diğer bölgelerimizde olduğu gibi Orta Anadolu da yaşadığı kültürüyle, töresiyle yiğidin harman olduğu yerdi. Ağıtlarımız bir, türkülerimiz bir, düğünlerimiz bir, acılarımız bir, sevincimiz birdi. Birçok nedenle beraber ahlaki çöküntünün hızlandığı, paranın ilahlaştırıldığı, insanlığın dibe vurduğu zaman ilerledi; diğer kültürel değerlerimizde olduğu gibi haz aldığımız müzik ve eğlencelerimizde de değişimler baş göstermeye başladı.

Türk dünyasının birçok yerinde çalınıp söylendiği gibi bölgemize has ama şimdilerde ağırlığını kaybeden bozlaklarımız vardı. Öztürkçe olan bozlak sözcüğü Divan-ı Lügat-it Türk`te “bozlak”, “bozlamak” ses vermek bağırmak anlamına gelmektedir. Sözcük anlamı olarak “bozulma”, “beğirme-koç melemesi”, “bağırma, feryat etme”den kaynaklanır. Deve bağırması da denilir. Ankara yöresi Seğmen oyunları figürlerinde olduğu gibi, Orta Anadolu Bozkır iklimine en iyi uyum sağlayan koçla özdeşleşmenin müziğe yansımasıdır kısaca.

Sevdamızı, acımızı, özlemimizi, isyanımızı, sitemimizi, ilencimizi, gurbet hayatımızı, aşiret kavgalarımızı yansıtan içli ve ince duygulu bozlaklarımız… Heyyy be Ankara, sen nelere kadirsin!

Azerbaycan Türkçesi’nde “bozlamag”, Türkmenistan Türkçesi’nde”bozlamak”, Kırgızistan Türkçesi’nde “bozdok”, “Kazak Türkçesi’nde "bozdav, Uygur Türkçesi’nde "bozlimak, Dobruca Tatarlarında "bozlaw" sözüyle halk edebiyatının bir manzum türü olarak adlandırılmaktadır. Bozlak sözü “buzlamak” şekliyle Dede Korkut hikâyelerinde de

göze çarpmaktadır.

 

 “Oğul oğul diyübeni buzlayayın mı

Kaytabanda kızıl deve bundan kiçdi

Torumları bundan buzlayup bile kiçdi

Torumçuğum aldurmışam buzlayayın mı?...” Örneğinde olduğu gibi.

Bölgemizin yetiştirdiği bozlak ustalarına Muharrem Ertaş, Hacı Taşan, Çekiç Ali, Ekrem Çelebi, Neşet Ertaş, Kamil Abalıoğlu gibi sanatçıları örnek verebiliriz. Geleneği sürdürmek isteyen Tufan Atlaş, Neşet Abalıoğlu, Dursun Uçar, Mehmet Çapar, Duran Taşan gibi genç sanatçılarımız var hala. Ne mutlu onlara…

Baba oğul arasında atışma olarak söylenen iki bozlaktan son birer dörtlük şöyledir:

“…Küsmedim Neşet`im kahrettim sana
Baban değil miydim sormadın bana
Olan olmuş yavrum ne deyim sana
Sen aklını yitirmişsin evladım” Muharrem Ertaş.

 

 “…Seni beni kim getirdi cihana
Her oğulu doğurmuştur bir ana
Senin fikrin başka dostluk bahane
Aslı bozuk deme gel şu insana” Neşet Ertaş

(Devamı Gelecek…)

  • Cuma 19.5 ° / 7.9 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 22 ° / 7.5 ° Güneşli