HABİLHAN PEHLİVANLI


Bir de bu gözle baksak? (3)

Bir de bu gözle baksak? (3)


(Dünden devam?) Operasyonlarda ceplerle birbirimizin eşinden sağlık haberi almaya çalışırken, karşı tarafın da dinlemiyor olmasını dilersiniz. Ki konvoya bir saldırı olmasın. Komutanlar gece karanlığında sessizce dönerler evlerine. Apartmanda ayak seslerini dinlersiniz. Postal sesini eşinizinkiyle uyuşması için beyninizi zorlarsınız. Ve aynı apartmanda başka dairenin kapısında postal görürseniz, içten içe sizinki gelmediği için onları kıskanırsınız.
 
Aileniz sizi aradığında, metanetli konuşmak zorundasınızdır. Hem onları endişelendirmemek hem de örgütten dinleyen varsa onları mutlu etmemek, bilgi vermemek, hem de akıl sağlığınıza mukayyet olmak içindir bunlar.
 
Pencerenizden çatışmadan getirilen cenaze ve yaralıları, bunların taşınışını ve bir sigara bile yakmak için durmaksızın koşuştuklarını görürsünüz. Az önce cenazesini indirdiği arkadaşının yerine, gidecek timle beraber elleri titremeden dizleri çözülmeden ve abartmıyorum bir salise duraksamadan tekrar helikoptere atlayanlara bakarsınız. Sonra hiç bir anormallik yokmuş gibi, oğlunuz o manzaraya şahit olmasın diye uzaklaştırırken pencereden, diğer yandan ailenize akrabalarınıza tesadüfen aramış dahi olsalar olanlar için ?MIŞ MİŞ? gibi yapmanız gerekir.
 
Ağlamamış gibi, içiniz bin parçaya parçalanmamaktaymış gibi, sanki geceleri yataktan sıçramıyormuşsunuz gibi! Geceleri dinlediğimiz çatışma ve helikopter seslerini o kadar kanıksadığımı, bir gece sessizlikte uyanıp `acaba baskın mı yedik? Nöbetçiler mi uyudu?` diye korktuğumu unutamam?
 
Karanlığın bu yüzünü hiç bilmezdim. Mesela karartma yapılacağını önceden bilemezsiniz. Önceden çamaşır, bulaşık, ütü, banyo, ev temizliği, ders hazırlığı, sınav kâğıdı ne işiniz varsa halletmiş olmanız gerekir, gündüz elektik varken? Her şeyi bitirmiş bile olsanız karanlıkta mumlarınız yeterince ışık vermez. Gece bebeğinize süt hazırlamanız gerekmekteyse yandınız vay halinize!
 
Dışarı ışık sızmasın diye karartmalarda camlara battaniye astığımızı, belki birkaçınız bilir. Ama ben bunun, saldırıda camlar patladığında kırıklardan korumak için de kullanılan ilkel bir yöntem olduğunu lojmanımız roketlediğinde öğrendim?
 
TV izliyorum, ?Var mısın Yok musun?? un reklam arasında, yolun tam karşısındaki bir evden 3 roket atıldı. Camın önünde, nöbetçi olan eşime çocuğu yeni yatırdığımı söylerken? Daha uykuya dalmakla dalmamak arasındaydı yavrum.(Bu nedenle halen anksiyete tedavisi görüyor). Roketlerden ilkinin havada süzülüşünü görüp ?SEN TOP ATIŞI MI YAPTIRIYORSUN??   demiştim eşime. İlki açığa düştü gürültüyle, eşimin hayır! Dediğini ve askerlere emirler vererek koştuğunu duyuyordum.
 
Elim kulağımda oğlumun odasına koşup onu yorganla kucakladığım gibi, penceresiz olan tek dört duvarlı yer sayılacak banyoda emniyetini sağlarken, diğerlerinin nasıl bir kavis ve ışıkla hedefe ulaştığına şahit oldum.
 
Sonra sessizlik? Oyun oynadığımızı söylediğimi hatırlıyorum taşırken oğluma? Sımsıkı sarıldığımı da? Telefon irtibatı kesilmeden ne olursa olsun aileme haber verme alışkanlığı edindim. SMS`le, kısa ve net: BİZ İYİYİZ MERAK ETMEYİN!
 
O esnada onları korkutmaktan ve kendini yalnız hissetmemek adına yapılan bir alışkanlık. Ben o mesajı attığımda hayattaydım. Çünkü evladını kaybeden bir babanın ?şehit olan oğluyla, en son bir hafta önce konuştuğunu? söylediğinde, ailemi endişelendirmemekten daha kötüsünün; altyazıyı okuyup da telefonla bize ulaşamamaları olduğunu öğrendim.
 
Ne o günün sabahı ne de Aktütün ve Gediktepe karakol baskınları... Çukurca, Şemdinli, mayınları gibi tekrar eden birçok olaydan sonraki sabahlar, idari izinli olmama rağmen, işimi aksatmamaya dikkat ettim. Çocuklarım saydığım küçük Kürt talebelerimi asla ihmal etmedim. ?METANET?, aslında burada daha farklı bir anlam içermekte?(Devamı Yarın?)
ferdi
20.06.2017 17:03:32
Din Adami diye birsey yoktur.islamda ruhbanlik yoktur bir kere..

  • Salı 24.9 ° / 7.9 ° Güneşli
  • Çarşamba 25.4 ° / 10.5 ° false
  • Perşembe 25.7 ° / 13.5 ° Güneşli