Memlekette bir çok önemli olay ardı ardına yaşanırken bizim son derece lokal bir konuyu yazı konusu yapmamız belki yadırganabilir.
Ancak yerel bir gazetede yazınızın konusunun yerel olması da gereklidir.
Girizgâhtan sonra sadede gelelim.
Yaklaşık bir ay kadar önce Makromarket’in karşı tarafındaki anayol kenarına 4-5 kişinin dizilmiş ilgiyle Makromarket’in sigara içme mahalli olarak yaptırdığı terasa baktıklarını görünce ben de bakmaya başladım.
Terastaki bankta uzun pardösülü ve tesettürlü bir kızla genç bir delikanlı son derece ateşli bir şekilde öpüşüyorlar.
Ama ne öpüşme. Eğer bank müsait olsa malum operasyonu da orada bitirecekler. Ankara-Samsun yoluna dizilmiş onları seyreden insanlar onları hiç rahatsız etmiyor. Hatta birilerinin kendini seyrettiğini gördükçe daha da ateşli bir şekilde pozisyonlarını değiştirerek öpüşmeye devam ediyorlar.
Makro’nun çevresindeki apartmanın balkonunda oturanlardan bazı vatandaşlar bu görüntüden rahatsız olarak polisi aramış olmalılar ki sivil kıyafetli 2-3 polis Makromarket’in terasına çıktılar.
Polisler oraya çıktı ama yasal olarak yapabilecekleri bir şey yok. AB uğruna zina serbest bırakılmışken öpüşmenin lafı mı olur?!. Tabii polisler de birer sigara yakıp oralardaki banklara oturmaktan başka bir şey yapamadı.
Ankara-Samsun Karayolunun kenarına dizilerek bu kızışmış öpüşken gençleri seyreden insanlar en çok da kızın tesettür kıyafetiyle, tesettür başörtüsüyle bu ateşli sevişme sahnesinin baş aktristi olmasına kızıyorlardı.
“Tesettürlüsü milletin gözü önünde böyle yaparsa başkası ne yapmaz?” diyerek kimi sövüyor, kimi üzülüyordu.
Bu BİRİNCİSİ.
Gelelim İKİNCİSİNE…
Bir vesileyle bundan 3-4 ay önce bir ilköğretim okulumuzu ziyaret etmiştim. Müdür Yardımcısı ile sohbet ederken çocukların ahlaki zafiyetinden konuşuyoruz. Müdür Yardımcısı bir konuyu anlatıyor ki son derece korkunç:
“Bundan bir süre önce 6. sınıfta okuyan bir kız çocuğunu çok uygunsuz bir vaziyette yakaladım ve annesini okula çağırarak çocuğunun durumunu anlattım. Annesi de bana ‘Sen çocuğuma karışamazsın!..’ dedi.”
Buyurun size 12 yaşındaki bir kız çocuğunun annesinin cevabı: “Sen çocuğuma karışamazsın!”
Dün bir gazetede okudum. TÜİK verilerine göre boşananların sayısı evlenenlerin sayısını geçmeye başlamış.
İlkokul 6. sınıfta sevişirken yakalanan kız çocuğunun annesi okulun müdür yardımcısına “Sen çocuğuma karışamazsın” derse boşanma sayısının patlamasına şaşırmamak gerekir.
Diyanet’in yaz kursları açarak çocuklara Kur’an öğretmeye çalışması çok güzel bir çalışma. Ancak benim Müftülükten beklentim şudur: Müftülük yetkilileri lütfen okul idarecileri ve emniyet yetkilileri ile görüşün. Vaaz ve hutbe konularını belirlerken toplumun çocuk yetiştirmedeki yanlışlarını, hatalarını anlatan ve bunların tedavilerine yönelik konulardan belirleyin.
5.-6. sınıftaki çocuktan başlayın da bu çocuğun annesine hatta babasına kadar herkeste bozulma başlamış. Annelerin babaların bozulduğu bir ortamda düzgün ve ahlaki değerleri sağlam çocukların yetişmesini bekleyemeyiz.
TÜİK verilerine göre yıllık evlenen sayısı 500 bin ise boşananın sayısı 600 bine çıkıyormuş. Aile yapımız bozuluyor. Gençlerin evlilik müessesesine saygısı kayboluyor. Anneler babalar çocukları doğru yetiştiremiyor olmalı ki TÜİK açıklıyor: “Yılda 500 bin kişi evleniyor, 600 bin kişi boşanıyor!!!”
