Güzel bir şeyler yaptınız mı? Bugün, yok diyorsanız hiç durmayın. Haydi bir çiçeği koklayın, sevdiklerinize seni seviyorum deyin. Gökyüzüne, güneşe, aya bakın. Sevebilmek, paylaşabilmek, elimizde olanlar ile mutlu olabilmek her insanın kendi elinde değil mi?
Güzel şeyler yazmak, eleştirilerden uzak yazmak ile ilgili bir eleştiri aldım. Üst komşumuz dedi ki Öznur bahar geliyor güzel şeylerden bahset, okurken stres olmayalım.
Ve düşünmeye başladım. Eleştirinin bu işin bir parçası olduğuna inanıyorum ama kırmadan, incitmeden yapılan eleştirinin fayda olarak geri döneceğini düşünüyorum.
Şu sıralar baharın gelmesi biraz şaibeli. Bir gün bakıyorsun hava inanılmaz güzel işte yaz geliyor diyorsun, ertesi gün inanılmaz gri bir hava kaplıyor etrafımızı. Isınırken bir yanımız bir anda buz gibi oluyor.
İnsan hayatı da böyle değil midir? Bir bakarız fırtınalar kopar yüreğimizde bir bakarsın baharın en güzel çiçekleri sarmıştır her yanımızı . Gönlümüz ısınıverir sıcağıyla, neşe verir her yana güneş. Ama fazla da kalırsak kavruluruz. Kendimize gelmemizi sağlar sonbahar, toplan bakalım der her şey güllük gülistanlık olmaz. Mevsimler ne güzel anlatıyor hayatımızı öyle değil mi? Islatır yüreğini, bazı zaman sırılsıklam olur bazen donup kalırsın hayata karşı?
Doğa ve insan arasındaki benzerliği o kadar güzel kurmuş ki Yaradan, şükürler olsun verdiğin nimetlere. Sonsuz güzellikleri nasıl görmez gözümüz.
Bahar hala gelmedi içim ısınmadı, ama ülkemiz için bağımsızlığımızın simgesi TBMM açılması ve ulusal egemenliğin çocuklarımıza emanet edildiği 23 Nisan geldi.
Ulusal egemenliğin ve hayatın muhteşem güzellikleri olan çocuklarımız ve onların bakışı ısıtıyor insanın yüreğini. Havanın rengi ısıtmasa da?
Ulusal egemenlik doğrultusunda, ulusal çıkarların dünya kamuoyu için büyük potansiyeli olduğu gerçek. Ülkemizdeki bu güzelliklere, çocuklarımıza, gençlerimize ulusumuz adına armağan edilen bu bayramlara gölge düşürmek için yapılan oyunları kınıyorum.
Bu güzel günlerin daha coşkulu kutlanması, gelenek göreneklerimizi yansıtan kutlamaların, çocuklarımızın sosyal ve ahlaki açıdan insan ilişkilerini daha iyi ortaya çıkaracağına inanıyorum.
Asosyal, bilgisayar bağımlısı tek başına oyun oynayan çocuklar yetiştirmek yerine; enerjisini folklarda, müsamerelerde, müzikle, sporla yetişen nesiller yetiştirmenin aile ve milletimiz için daha iyi olacağı kanaatindeyim.
Ulu önder Atatürk çocuklarımıza seslenerek ;
"Küçük hanımlar, küçük beyler!
Sizin hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı ve ikbal ışığısınız.
Memlekete asıl ışığa boğacak olan sizsiniz.
Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz." demiştir.
HAFTANIN KİTABI : Aşka Yolculuk Sinan YAĞMUR
