‘‘Hey heydane heydane, iki yiğit çıktı meydane. Büyüğüm diye gufalma; küçük seni yardan atar, alnının derisini yırtar…’’
Cazgırlığı bilmem ama yukarıdaki söz çocukluğumuzda yapılan güreşlerde, güreşe çıkan pehlivanları ortaya sürmek için görevli kişiler tarafından söylenen ve hatırımda kalan cazgır ünlemesinden bir bölüm. Ben iki yiğit yerine beş yiğit diyorum. Neden beş yiğit derseniz açıklamaya çalışayım.
İlimiz bildiğimiz gibi muhafazakâr seçmenin çoğunluklu olduğu bir şehir. 2014 yerel seçimlerinde belediye başkanlığı seçimleri için bizim de bir favorimizin olmasına rağmen beş siyasi parti adayının yarışacağı düşüncesini taşımaktayım.
Muhafazakâr oyların dörde bölüneceği, sol görüşlü seçmenlerin de bir parti üzerinde yoğunlaşacağı varsayımından hareketle beş yiğit diyorum. Son yapılan yerel anketlere baktığımızda bir ankette birinci sırada olan adayın diğer bir ankette en sonda olduğunu görmek mümkün. Bu da bize gösteriyor ki anketler ya taraflı yapılıyor ya da her adayın şansı var diye düşündürüyor.
Ayrıca şunu da belirtmek istiyorum: Kırıkkale seçmeni, Kırıkkale’yi her ne kadar şehir olarak nitelendirsek de yerel seçimlerde parti gözetmeyebiliyor, hemşericilik yapılabiliyor, adayların şahsına da oy verebiliyor.
Belediye başkan adaylarının kendi siyasi görüşünü destekleyen partiden değil de başka bir partiden aday gösterilmesi durumu da olabiliyor. Bütün bunların yanında sürpriz gelişmelerin de yaşanması mümkün olabilmektedir. Her adayın kendine göre avantajları ve dezavantajları var. İlimizde geçmiş yıllarda sürpriz sonuçların çıktığı da malumumuzdur.
Her ne olursa olsun siyaseti yönlendirenler siyasi partiler ve adayı olduğu partinin siyasetini gütmek zorunda kalan adaylardır.
Seçmenin siyaseti yönlendirme gibi bir durumunun söz konusu olmamasına rağmen ister istemez seçime kadar kendisini siyasetin içinde bulması söz konusu olacaktır. Vatandaşlık duygusuna sahip her seçmen dört ay boyunca siyasetle yatacak siyasetle kalkacak. Yine umutsuz vaatlerden nasibini almaya ve bir nebze teselli bulmaya çalışacaktır.
Siyasetin bir koltuk kapma, bir geçim kapısı gibi düşünme, yükselmede bir basamak olarak kullanma gibi kirletilmiş haline hem siyasetçi hem de seçmen alışmış durumdadır. Dolayısıyla hizmet etme adına siyaset yapılmamaktadır. Ben şahsen Türkiye’de siyasiler tarafından siyasetin kirletilmiş duruma getirilmiş olmasından rahatsız olduğum için yazımda parti ve aday ismi yazmaktan kaçınmaktayım.
Bu noktada, her ne kadar yerel seçim de olsa, Türkiye’nin gidişatını gören; kalelerin bir bir düştüğünü, milli manevi değerlerimizin altüst edildiğini, serhat boylarımızın zorlandığını fark eden duyarlı seçmenin bir yere yönelmesi gerekirken yine kirli siyasetin oyununa gelip siyasetin dişlileri arasına düşerek varlığından haberdar olunmayan bir duruma düşmesi olasılığı da söz konusu olabilir.
Vurdumduymaz seçmenler ise zaten dünya yıkılsa haberi olmayacağından her zaman ki gibi ‘bana ne’ uykusuna devam edecektir. Bu arada siyasetten bıkmış seçmenlerin de bulunduğunu görmek mümkün.
Başkanlık yarışına girenlerin dürüst, seviyeli, kendinden emin, olduğu gibi görünen, oy uğruna yapamayacakları işler için söz vermeden; kısacası kirletilmiş siyasete daha fazla alet olmadan ve seçmeni bu tür gelişmelere bulaştırmadan bir seçim dönemi geçirmeleri temennisiyle adaylara başarılar dilerken gönlümüzde yatan aslanın da yarışı kazanmasını arzu ederiz.
