Halka şiddet eden polis hesap vermelidir

Halka şiddet eden polis hesap vermelidir

Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Masum Türker, Gezi Parkı`nda yaşanan olayların basit 3-5 ağaç kesilmesi olmadığını söyledi. Başbakan Recep Tayip Erdoğan?ın freni boşalan bir kamyon gibi halka zarar verdiğini belirten Türker, protestolar da eylemc

DEMOKRATİK SOL PARTİ (DSP) GENEL BAŞKANI MASUM TÜRKER, TAKSİM EYLEMİNDE AŞIRI GÜÇ KULLANAN POLİSLERİN İÇ İŞLERİ BAKANLIĞI TARAFINDAN GÖREVDEN ALINMASI GEREKTİĞİNİ SÖYLEDİ. 
İZMİR?DE SAÇINDAN TUTULUP YERLERDE SÜRÜNEN GENCİN ÜLKENİN VAHİM DURUMUNU ANLATTIĞINI BELİRTEN TÜRKER, POLİSLERİN ADALET KARŞISINDA HESAP VERMESİ GEREKTİĞİNİ BİLDİRDİ. 
Halka şiddet eden polis hesap vermelidir 

Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Masum Türker, Gezi Parkı`nda yaşanan olayların basit 3-5 ağaç kesilmesi olmadığını söyledi. Başbakan Recep Tayip Erdoğan?ın freni boşalan bir kamyon gibi halka zarar verdiğini belirten Türker, protestolar da eylemcilerin tencere, tavaların dövmesi ekonomik sorunların başlangıcıdır? dedi. 
BU BİR BAŞKALDIRIŞTIR 
DSP Genel Başkanı Masum Türker, partisinin Kırıkkale?de ki Genel Kurulu`nda yaptığı konuşmada, Gezi Parkı`nda yaşanan olaylara değindi. Türker, yaptığı konuşmada, Taksim`deki yaşanan olayların nedeninin basit üç beş ağacın kesilmesi olmadığını, vatandaşların artık Başbakan Recep Tayip Erdoğan`ın kabadayı tavırlarının halkı canından bezdirdiğini söyledi. Türker,  çözüm sürecinde vatandaşları dinlemek için gönderilen Akil İnsanlar, TC yazısının kurumlardan kaldırılması, alkol düzenlemesi, İstanbul`a yapılacak köprünün adının Yavuz Sultan Selim konulması ve Taksim Gezi Park`ında eylem yapan vatandaşlara polisin sert müdahalesi ile halkın galeyana geldiğini savundu. 
ÖZGÜRLÜK İÇİN BAŞ KALDIRININ ZAMANI GELMİŞTİR 
Masum Türker, olayların basit olmadığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: ?Taksim gezisindeki olay beş ağaç için olmuş değildir. Bu hükümet öylesine baskı yapıyor ki toplum, insanlar özgür değil. `Artık özgürlük için baş kaldırının zamanı gelmiştir` demiştim. Bunu dediğim gün, bugünüdür. O gün bütün medyaya dağıtıldı. Kimse bu haberi medyanın manşetlerine taşımayı düşünmedi. Ben o lafı boşuna söylemedim? Türker, Başbakan`ın artık söylemlerinin kabadayı tavrı olduğunu anlatarak sözlerine şöyle devam etti: ?Ben kimseyi dinlemem kimseyi takmam tavrı halkı canından bezdirdi. Halkı kızdıran, ilk üzen şey, devlet kamu kurumlarında valiliklerde, TC ibaresinin kaldırılması olmuştur. Barış süreci yapılmıştır. Ortaya akil insanlar koyulmuştur.? dedi. 
İKİ AYYAŞ OLAYI 
Başbakan`ın `iki ayyaş` cümlesi ile bazı kesimlerin Atatürk ve İsmet Paşa`yı kast ettiği söylemlerine katılmadığını ifade eden Türker, şöyle konuştu: ?Başbakan tuttu `Alkolü sınırlandırayım` dedi. `iki ayyaş` dedi. Şimdi bu iki ayyaşı bazı kesimler Atatürk ve İsmet Paşa`ya mal etmeye çalışıyor. Ben red ediyorum. O bilmiyor mu? 23 Nisan 1920`de kabul edilen 6 kanundan bir tanesi o tarihte içkilerin men`idir. Alkolü men etmişlerdir. O zaman Atatürk ve İsmet Paşa`nın olduğu mecliste alkol men edilmiştir. İki ayyaş ile tüm parlamentoyu kast ediyor. Milletvekillerine ayyaş diyor.AK Partili milletvekillerine de ayyaş diyor. Kanunları parlamento da AKP geçiriyor.?
AKP?LİLER DE İÇKİ İÇEBİLİR 
?AKP`lilerinde içinde bulunduğu içki içme olasılığı olan insanların laflarını mı dinleyeceğiz. Orada da insanlar köpürdü. Niye köpürdü. Parlamentodan bu kanun geçmeden `Bu Allah`ın kelamıdır` diyerek bazı şeylerimi dayatacak bize diye düşünmeye başladı. Çünkü ne dedi ` İki ayyaşın kabul ettiğine uyuyorsunuz, Allah`ın emrettiğini kabul etmiyorsunuz` dedi. Allah emrettiyse neden bir kanunla geçirmek istiyorsun. Demek ki beyninde `ben ne dersem yapacaklar` geçiyor. Bu da hayat tarzı ile oynanmasını istemeyenlerin tepki koymasına neden oldu.?
ÜÇÜNCÜ KÖPRÜ OLAYI HATASI 
İstanbul`a yapılacak köprünün isminin Yavuz Sultan Selim konulmasının Alevi vatandaşlara meydan okurcasına konulduğunu kaydeden DSP Genel Başkanı Türker, şöyle konuştu: ?Alevi vatandaşlarımıza meydan okurcasına köprünün adını İstanbullulara danışmadan, halka danışmadan köprünün adını Yavuz Sultan Selim koydu. Şimdi yazarlar Yavuz Sultan Selim`e iftira atıyor, iftira atan yok. Bu ülkede yaşayan alevi arkadaşlar, doğdukları günden bu yana yaşadıkları sürece kendilerine Yavuz Sultan Selim zamanında haksızlık yapıldığına inanıyorlar mı? İnanıyorlar. Şimdi sen istediğin kadar de böyledir, şöyledir. Senin anlatacağın geçerli değildir.
BEN BİLE TEPKİ VERDİM 
O insanların düşündükleri duygulardır. Yavuz Sultan Selim`i söyleyince, ben alevi değilim ama ben bile tepki koydum. Bunu anlamadı. O arada başka bir şey yaptı. O günlerde yalnız Taksim gezisi civarında olan dava açmışlar, mahkeme bitene kadar bekleyenlerin direnişi vardı. Bu direniş demokratik bir haktır. Sivil itaatsizlik olarak kabul edilen siyasal iletişimin bir aracıdır. Başbakan köprünün açılışında polise talimat verdi. İçişleri bakanını, emniyet müdürünü dikkate almadı. Dedi ki, `Onlar oradan çıkartılacak` hiçbir talimata gerek kalmaksızın hemen orada biber gazı operasyonu başladı. Biber gazı operasyonu ile başladığı günden beri arkadaşlarım orada takip ediyor.?
TAKSİM SİYASET YERİ DEĞİL
Taksim?e gelen vatandaşların hiçbirisinin siyaset yapmadığını anlatan Türker, sözlerini şöyle sürdürdü: ?Oradaki gelen insanların ortak bir duruşu var. Diyorlar ki, `Biz bu hükümetin, bu başbakan`ın kabadayı tavrı ile bu ülkeyi yönetmesine razı değiliz` bu iş böyle basit üç beş ağacın kesilmesi olayından çıkmıştır. Neden çünkü bu olayı örtbas etmek için polisin şiddete baş vurması orantısız güç kullanması orada özellikle biber gazını yoğun bir şekilde kullanması halkı daha fazla galeyana getirmiştir. Halk `Ben de bu nöbette varım` diye Taksim`e hücum etmeye başlamıştır.
GÜL VE ARINÇ?A TEBRİK 
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç`ın hissiyatlarının doğru olduğunu ifade eden Türker, Başbakan Erdoğan`ın tavrının ise bu açıklamaları sıfırladığını vurguladı. Başbakan Erdoğan`ın bütün olanlara, Cumhurbaşkanı Gül ile Başbakan Yardımcısı Arınç`ın açıklamalarına rağmen bildiğini okuduğunu anlatan Türker, ?Başbakanın duruşunu değiştirmemesi, yurtdışında bile bu konuda yaptığı konuşmalar nedeniyle Türkiye`de tamamen kendisini başbakana adamış, başbakanın duruşuna göre pozisyon alanlar yine baskıyı sürdürüyor. Bu baskı devam ettikçe halkın tepkisi de sürecektir. Polisin eylemleri devam ediyor. Polisin bu konuda şartlandırılmış bir şekilde bu işe itildiğini düşünüyorum. Çünkü polis de hayatından memnun olmasa gerek.? ifadelerini kullandı. 
HÜKÜMETİN DERİN DEVLETİYLE KARŞI KARŞIYAYIZ 
Olaylardaki yakıp yıkma hadiselerini tasvip etmenin mümkün olmadığına vurgu yapan Türker, provokatörleri ise hükümetin derin devleti olarak tanımladı. Şuan hükümetin derin devletiyle karşı karşıya olunduğunun altını çizen Türker, ?Bu provokatörlerin bir kısmının da özellikle hükümet tarafından konulup konulmadığını bilemiyoruz. Aslında şuan hükümetin derin devletiyle karşı karşıyayız. Yani bu provokatörlerin önemli bir kısmına baktığınız zaman hükümete çalışanlardır. Hangilerinin o provokatörler olup olmadığını bilemiyoruz. Taksim`deki insanlar bir taşın bile sökülmesini engellemeye çalışıyorlar. Ama o işi yapmaya çalışanlar nereden çıktığı belli olmayan ve bizim de büyük olasılıkla bu hükümetin derin adamlarının olduğunu düşünüyoruz.? ifadelerini kullandı.


1

Erdoğan; Mehmet Kardeşimi Kucaklıyorum

2

Kırıkkale’nin Milli Şahsiyeti Hiçbir Şeyle Ölçülemez

3

Romanlar’dan Saygılı’ya Tam Destek

4

Saygılı : Sivil Toplum Örgütleri Bizim İçin Kıymetli

5

Ulusoy; 900 Araçlık Otopark Yapacağım

6

Baran; Saygılı'nın Yanındayız

7

Türkyılmaz’dan Miting Gibi Seçim Bürosu Açılışı